süre tutmak

süre tutmak
v. time

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • nöbet beklemek (veya tutmak) — 1) asker, polis vb. bir yeri, bir kimseyi, bir aracı gözetlemek, korumak gibi amaçlarla bulunduğu yerden belli bir süre ayrılmamak Geceleyin nöbet bekleyen muhafızlara ve hizmetçilere görünmeden ... inermiş. R. H. Karay 2) kurum ve kuruluşlarda… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gıcık tutmak — bir süre boğaz gıcıklamasına yakalanmak ... gıcık tutmuş gibi manalı manalı öksürdü. M. Yesari …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tok tutmak — açlığı uzun süre giderme veya doyurma özelliği olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gemiyi tutmak — den. gemiyi belirli bir yerde bir süre bekletmek, çalışmadan durmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • el tutmak — bir iş uzun süre uğraştırmak, vakit kaybettirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yolunu tutmak — bir yere doğru gitmeye başlamak Bir süre sonra, kara kış gelince bakmış ki olacak gibi değil, güneyin yolunu tutmuş. T. Halman …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • alıkoymak — i 1) Bir süre için bir yerde tutmak Arkadaşım beni yemeğe alıkoydu. 2) den Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit ten bahsediyordu. R. N. Güntekin 3) Ayırıp… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oruç — is., cu, din b., Far. rūze 1) Tanrı ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre veya biçimlerde kendini alıkoyma Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür! N. Cumalı 2) mec. Çok sevilen veya istenen şeylerden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tempo — is., müz., İt. tempo 1) Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş Bu melodinin temposu çok ağır, biraz daha hızlı çalınmalı. 2) mec. Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz Maiyetindekiler onun çalışma… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözaltına almak — güvenlik kuvvetleri birini belli bir süre, belli bir yerde tutmak, nezarete almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”